Bayramlar, toplumsal dayanışmanın, sevginin ve paylaşmanın sembolü olarak kutlanmalıdır. Ancak ne yazık ki bazı çocuklar, kendi bayramlarında bile çalışmak zorunda kalıyor. Çocuk işçiliği, dünya genelinde hala ciddi bir sorun olmaya devam ederken, bayram dönemlerinde bu durum daha da görünür hale geliyor. Bu haberimizde, kendi bayramlarında çalışan çocukların hikayelerine ve bu sorunun neden olduğu derin sosyal, ekonomik ve psikolojik etkilerine ışık tutmayı amaçlıyoruz.
Dünya genelinde yaklaşık 160 milyon çocuk, çeşitli sektörlerde çalışarak hayata tutunmaya çalışıyor. Neyse ki, birçok uluslararası kuruluş çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik önemli adımlar atıyor; fakat hâlâ yeterli değil. Eğitim hakkı, çocukların erişmesi gereken temel bir haktır. Ancak, bağlantılı olarak çalışan milyonlarca çocuk, bu haktan mahrum kalıyor. Bayram dönemleri, aileler için şenlikli günler olarak görülse de, bazı çocuklar için iş yükü ve sorumlulukların arttığı dönemlerdir. Aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmak zorunda kalan bu çocuklar, bayram coşkusundan da uzak düşüyor.
Bayramlar, bireylerin bir araya geldiği, sevgi ve hoşgörünün ön planda olduğu zaman dilimleridir. Ancak bu güzel zamanlarda, para biriktirmek, aile geçimini sağlamak veya sadece temel ihtiyaçları karşılamakla yükümlü olan çocuklar varsa, durum oldukça iç karartıcıdır. Çocuk işçiliği, özellikle tarım, inşaat, hizmet sektörü ve sokak satıcılığı gibi alanlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Çoğu zaman, bu çocuklar gün içerisinde uzun saatler boyunca çalışırken, akşamları okula gidebilecek zaman bulamıyorlar.
Türkiye'de de bu durumun izlerine rastlamak mümkün. Eğitim fırsatları kısıtlı olan ailelerde, çocukların çalışma yaşına erken girmesi, sosyo-ekonomik sorunların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Aileler, çocuklarının bayramlarda çalışmasını engelleyip engelleyemeyeceklerini sorgularken, çoğu zaman tercih yapmak zorunda kalıyor. Yaşam mücadelesinin getirdiği zorluklar, çocukların bayram kutlamalarından uzak kalmasına neden oluyor. Onlar için bayram, tatil değil, ekmek parası kazanmak için bir fırsat olarak görülüyor. Her bayramda giyinmenin, yeni elbiseler almanın ve dostlarla bir araya gelmenin nasıl bir mutluluk olduğunu anlamayı beklemek, maalesef mümkün olmuyor.
Sonuç olarak, bayramlar yalnızca kutlama yapmanın ötesinde, sosyal farkındalık ve dayanışma ile anlam kazanmalıdır. Toplum olarak, çocuk işçiliği sorununa karşı sessiz kalmak yerine harekete geçmemiz gerekiyor. Ülkemizde ve dünyada bu durumu değiştirmek, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için hepimize düşen sorumluluklar var. Her çocuğun bayramda sevinçle oynayabilmesi, hediye alabilmesi, aile huzurunu yaşayabilmesi için el birliği ile bu sorunu çözmemiz şart. Ancak o zaman, bayramlar yine gerçek anlamına dönebilir ve herkes için bir kutlama sebebi haline gelebilir.