Halkın mücadelesinin ve direnişinin simgesi haline gelen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bu yıl Gazze’de trajik bir anlama büründü. Son günlerde yaşanan çatışmalar sonucu hayatını kaybeden kadınların sayısının 12 bine ulaştığı bildirildi. Bu durum, bölgede yaşanan insani trajedinin bir yansıması olarak öne çıkarken, Hamas’ın sosyal medya platformlarından yapılan paylaşımda, “Kadınlarımızın kaybı, direniş ve adalet arayışımızı daha da güçlendirecektir” ifadelerine yer verildi. Dünya kadınının onurlandırıldığı bu günde, Gazze'nin içinde bulunduğu zor koşullar ve kayıplar gündemde önemli bir yer tuttu.
Hamas, 8 Mart’a özel bir dizi açıklamada bulunarak, çatışmalarda hayatını kaybeden kadınları anarak, bu trajediyi toplumsal ve politik taleplerinin arka planında konumlandırdı. Yapılan açıklamalarda, “Kadınlar, halkımızın onur ve bağımsızlık mücadelesinin öncüleridir. Savaşın acılarıyla yoğrulan bu toplumda, her kayıp bizleri daha da güçlendiriyor” denildi. Hamas, her ne kadar askeri bir yapı olarak bilinse de, gerek sosyal medya hesaplarında gerekse de medya organlarında, kadının toplumdaki rolü ve önemi üzerine vurgu yapmayı sürdürdü. 8 Mart'ta yapılan açıklama, tüm dünyaya, kadınların savaş koşullarında karşılaştıkları doğal zorlukların yanı sıra onların cesaret ve direnişlerinin de gözler önüne serildiği bir mesaj verdi.
Gazze’de yaşanan insani krizin bir parçası olan bu durum, kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel haklarının yanı sıra temel yaşamsal haklarının da tehdit altında olduğunu gösteriyor. Sosyal yapının önemli bir parçası olan kadınlar, özellikle savaş dönemlerinde ailelerini geçindirmek, çocuklarını yetiştirmek ve toplumlarını yeniden inşa etmek konusunda büyük bir sorumluluk taşıyorlar. Çatışmaların etkisiyle, kadınlar hem psikolojik hem de fiziksel olarak ciddi yaralar alıyor. Buna rağmen, Gazze’deki kadınlar, kendi mücadelelerini sürdürmekte ve yaşam alanlarını korumakta kararlılar. Eğitimden sanata, iş hayatından sosyal aktivitelere kadar her alanda varlık göstermeye çalışıyorlar. Bu yıl 8 Mart’ta vurgulanan mesele, sadece kayıplar değil, aynı zamanda kadınların yeniden dirilişi ve toplumsal mücadeleleri oldu.
Mart ayının başında, dünya genelinde kadınlar haklarını talep etmek ve toplumsal cinsiyet eşitliği için sokaklara dökülürken, Gazze'deki kadınlar ise çok farklı bir sahnede mücadele veriyor. Savaşta kaybettikleri yakınlarından dolayı duydukları acı yanında, yaşadıkları sosyal eşitsizlikler ve insan hakları ihlalleri de bu etkinliğe damgasını vurdu. Yalnızca savaşın değil, aynı zamanda ayrımcılığın ve yoksulluğun kurbanı olmuş kadınlar, 8 Mart vesilesiyle bu sorunların daha geniş bir kitleye ulaşması için çağrıda bulundular. “Görülmek, duyulmak istiyoruz” diyerek, yaptıkları paylaşımlar ve katıldıkları etkinliklerle hem ulusal hem de uluslararası camiaya seslerini duyurmaya çalıştılar.
Sonuç olarak, Gazze’de yaşanan bu acı tablo, sadece bir istatistikten ibaret değil, arka planda derin bir acı, direniş ve yaşam savaşı barındırıyor. Kadınlar, bugün verdikleri mücadeleyle ve direnişleriyle yarının umudunu temsil ediyor. 8 Mart, Gazze kadınları için sadece bir kutlama değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve yeniden dirilişin bir simgesi olacak. Bu yıl, savaşın yıprattığı, kayıpların yakıcı acısını çeken kadınların yaşadıkları hikayeleri dinlemek ve onlara destek olmak her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, dayanışma ve hak mücadelesinde Gazze’deki kadınların yanında yer almalı. Böylece hem onların sesini duyacak hem de barış ve eşitlik için atılacak adımlara öncülük edilecek.